Bazen dertlerimiz vardır paylaşmak istediğimiz. Anlatırız. Bazen de içimizde kalır. Bazen güler eğleniriz. Karşımızdaki anlar, güler eğlenir. Bazen de sadece biz eğleniriz, güleriz. Paylaşırız... Yazı yazabiliriz ama takla da atabiliriz.
7 Haziran 2010 Pazartesi
ÖFKE
"Oğlum Nihat! Ne bu kaprisler, afralar tafralar, ben ne büyüğümler, kimse elime su dökemezcilikler, Hasankeyf'e sadece bir tas su içmek için gitmeler, yalnızlıktan arkadan hazlanmalar, kimsesizlerin kimsesi olduğunu iddia etmeler, Zeki Müren dinlemeler, kedilere mama vermeler, göllere maya çalmalar, kız kesmeler, yurt ranzasına sığamamalar, spor yapmadan zayıflamalar, anne sözü dinleyip de dinlemiyormuş gibi yaparak bundan rant sağlamalar lan göt?" dedi. "Adam mısın ki sen, hadi adamlığı geçtim, acaba insan olabilme ihtimalini seven biri bulunur mu cihanda?" diye sürdürdü. "Kallavi küfürler dinletirim sana güzel sesimden nağmeli nağmeli" diyerek yumurta geçti.
"Akıllı ol lan, akıllı ol. Kapat kapat!!!" dedi, telefonu suratına kapattı.
Oysa Nihat suçsuzdu ve yüzü kıpkırmızıydı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder